28 Şubat 2016 Pazar

3 Roaccutane Girls ile Vücut Bakımı

Selamlaar, nasılsınız iyisinizdir umarız diyerek bugün size vücut bakımından bahseceğiz. 2 gün sonra 3. Ayını bitirecek 3 roaccutane girls'ten biri olarak 3 aydır vücut kuruluğumla ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadım. Sadece yüzümüzün değil saç derisindan topuklara kadar kuruduğumuz bu dönemde biraz özenle bunu da yenebiliyoruz. Tabi ki başlıca yapmamız gerekenin su içmek olduğunu tekrar tekrar belirtiyoruz. Vücut bakımında bizim kullanıp memnun kaldığımız birkaç üründen bahsedeceğiz. Hiçbir ürünü defalarca kullanmadan yazmadığımızı da belirtmek istiyoruz. Öncelikle ağda kesinlikle ama kesinlikle yaptırmıyoruz kızlar. Bunun yerine makine tercih etmeyenler kuru ve hassas ciltler için tüy dökücü krem kullanabilirler. İlacımızın en güzel yan etkisi saçlarımızın asla yağlanmaması. Hergün saç yıkamıyoruz artık J Saç derisini de kuruttuğu için uygun bakım yapılmadığında saç diplerimiz jöleli gibi kupkuru kalabiliyor. Benim şampuan olarak tercihim Pantene Pro V Nem Terapisi.J

İlk yıkamadan itibaren yoğun nem sağlayarak kurumayı en aza indiriyor. Banyo yaparken normal sabun yerine nemlendirici sabunla vücudunuzu yıkamalısınız. Burda da ihtiyacımıza Dove koşuyor. Vücudu mis gibi kokusuyla çok güzel rahatlatıyor. Banyodan sonra kuruyup hemen kremleniyoruz hanımlar. Neutrogena'nın fotoğraftaki mavi kutu nemlendiricisiyle tüm vücudu nemlendirdiğimizde etkisinin ne kadar çabuk ve uzun sürdüğünü göreceksiniz.
Neutrogena'nın nemlendirmedeki başarısını bilmeyenimiz yoktur. Vücut konusunda da tartışmasız en iyi uygun fiyatlı markalardan. Her banyodan sonra bu ürünü rahatlıkla kullanabilirsiniz. 2 haftada bir ya da haftada bir banyo sıklığınıza göre vücudunuza Johnsons Baby yağ sürebilirsiniz. Vücuda çok çok iyi gelecektir. Eller en hassas bölgelerimizden biri olduğu için ayrı bir özen ve bakım istiyor. Krem kullanılmadığında el üstünde kuruluktan kabukların oluştuğunu ve kırmızı kırmızı lekelerin çıktığına maalesef tanık oluyoruz. Sıvı sabunumuzu bile nemlendirme özelliği olanlardan seçmeliyiz. El Kremi olarakta yine tercihimiz Neutrogena.
Ürünün vaadettiği gibi tek bir damlası bile yetiyor. Eğer geç kalındıysa lekeler oluştuysa ve acil çözüm arıyosanız Excipal Hydro'yu sürüp kuruduktan sonra üstüne Neutrogena kullanabilirsiniz. Tırnak bakımına gelirsek ilacımızın diğer güzel bir yan etkisi tırnak kenarlarındaki fazlalıkları döktüğü için manikür yaptırmış gibi geziyoruz :) 

Ek olarak bakıma ihtiyaç duymuyoruz. Evet kızlar belki bunlar şimdi size çoook zor ve uğraştırıcı geliyor olabilir ama bakımlı birer kadın olmak istiyorsak bunları alışkanlık haline getirmemiz gerekiyor ilaç olsada olmasada...


Her türlü görüş öneri ve sorunuz için mail adresimize mail atabilirsiniz. Görüşmek üzere hoşçakalın J

26 Şubat 2016 Cuma

La Roche Posay Effaclar H - Temizleyici ve Nemlendirici

Uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar J
Yoğun okul, staj dönemi ve hastalık araya girince blogumuzu biraz yalnız bıraktık ve bu sırada yeni bir takım ürünler kullanmaya başladık. Bugün La Roche Posay Effaclar H serisinin temizleme ve nemlemdiricisinden bahsetmek istiyorum.
Belki biliyorsunuzdur H serisi roaccutane, zoretanin,aknetrent, acnegen ve başka sivilce tedavisi gören hassas ciltler için tasarlanmıştır. Bu seri dermatolojik tedavi altındaki cildin kayıplarını telafi eden yatıştırıcı, dengeleyici nemlendirici krem ve temizleyiciden oluşmaktadır. Paraben yoktur. Tabiki illa ilaç kullanan bu ürünü kullanacak diye bir şey yok hassas ciltte olanların kesinlikle bu iki üründen memnun kalacağına inanıyorum. 3 Roaccutane Girls'ten biri olan ben, tedavim biteli 8 ay oldu ve cildim mevsimden dolayı kurumaya başladı. Yanak ve alın bölgemde yer yer kuruluklar pullanmalar oldu. Bu durumdan rahatsız olunca iyi bir temizleme ve nemlendirici almaya karar verdim. Tercihim La Roche Posay Effaclar H serisinden yana oldu. 

Gelelim tedavi altındaki ciltler için yatıştırıcı ve temizleyicisi olan köpüğe.
Bu köpük şeklinde olan temizleyicisi şubat ayı itibariyle jel temizleyici şeklinde firma tarafından değiştirilmiştir. Fakat yapıları ve özellikleri aynıdır. Çok nazik bir şekilde cildi temizliyor kıvamı aynı krema gibi ve makyajı da çıkarabilmektedir. Çok yoğun göz makyajını çıkarmakta belki zorlanabilirsiniz bunun için de zeytinyağını pamuğa damlatıp öncesinde silerseniz kusursuz şekilde temizlediğini göreceksiniz. Temizleyiciyle cildimi yıkadıktan sonra gerçekten gün içerisindeki kirlerden  arınmış olduğunu farkediyorum ve bu beni çok rahatlatıyor. Ardından kuru havlu kağıtla cildimi kurulayıp biraz bekliyorum. La Roche Posay Effaclar H temizleyicisinin içinde bulunan termal su da cildi çok rahatlatıyor, ferahlık veriyor. Cildi çok yıkamak ciltteki yağ tabakasını bozduğundan ve bir zamanlar yaldır yaldır cildimi yıkayıp kremlerle doldurduktan sonra fırlayan sivilcelerimi görünce artık daha temkinli yaklaşıyorum. Bu yüzden günde iki defa yıkanması gerekip ardından nemlendirici sürmek gerekirken ben akşam eve geldiğimde yıkayıp nemlendiricimi sürüyorum. Ama makyaj yaptığımda sabah mutlaka yıkayıp nemlendirici sürüyorum çünkü cildime sürdüğüm bb krem tabaka gibi durabiliyor… Yani bazen günde 2 defa kullandığım oluyor.


Neyse gelelim nemlendiriciye… Ürün kurutucu tedaviler altında hassaslaşmış yağlı cildi
nemlendiriyor. Aynı zamanda cildin koruyucu hipolipidik tabakasının yeniden yapılanması için gerekli lipidleri yerine koyduğunu vadediyor. Cildi Effaclar H temizleyici ile temizledikten bir 10 dakika sonra Effaclar H nemlendiriciye geçiyorum. Ben kremi bol bol kullanan biri değilim korkuyorum da çünkü fazlası benim cildimde nemlendirmekten çok deri altında yağ toplanmasına neden oluyor ve ilerisi tekrar sivilce...  Nemlendiriciyi ilk kullandığımda belli belirsiz bir kızarıklık oldu cildimde ama kullanmaya devam ettim şuan cildimde daha az pullanma ve kızarıklık oluyor. Bu arada ürün sivilceleri kuruttuğunu da vadediyor fakat şuan sivilce çıkmadığı için kurutma etkisini gözlemleyemedim.

Kısacası La Roche Posay beni yine yanıltmadı ve yine aldığım ürününden memnun kaldım çok şükür. Sivilcelerle yıllarca mücadele etmiş olanlar bizi anlayacaktır, cildin ne kadar önemli olduğunu. J Umarım yeni yazıyı beğenmişsinizdir, size hitap etmiştir. Biz 3 Roaccutane Girls olarak La Roche Posay markasını çok beğeniyoruz ve severek kullanıyoruz. Dermatologlar da La Roche Posay'ın çok iyi olduğunu söylüyor. Bu markanın ürünlerini eczanelerde bulabilirsiniz yada güvenilir websitelerden bakabilirsiniz. Son olarak Effaclar H temizleyici ve nemlendiriciyi eczaneden 100 liraya aldım. Biraz pahalı belki ama ürün vadettiğini yerine getiriyor. İyi bir cilt için yatırım yapmak önemli…

Eee ne diyoruz EN GÜZEL GİYSİMİZ, CİLDİMİZ J

12 Şubat 2016 Cuma

Fırında Brüksel Lahanalı Brokoli ve Karnabahar

İyi akşamlar güzel hatunlar... Günlük 1 kase yoğurt, 1 elma yeme ve 2 litre su içmeye devam mı? Devam devam. Bugün sizlere çok lezzetli, pratik ve bir o kadar sağlık bombası tarif vereceğiz. Başlıkta görüldüğü üzere ana malzemelerimiz genel olarak toplum tarafından sevilmese de haftanın bir iki günü sırf ilaç olarak bile yememiz gerekiyor. Şimdi gelelim tarifimize.
Malzemeler: 
   1 orta boy soğan ve 1 diş sarımsak
   2 havuç
   200 gr brokoli
   200 gr karnabahar
   1 paket brüksel lahanası
   Baharatlar: Karabiber ve pulbiber
Yapılışı:
Bir orta boy soğanı küp küp kesip tavaya koyuyoruz üzerine biraz zeytinyağı gezdirip kavurmaya başlıyoruz. Soğanlar bir tarafta kavrulmaya başlarken diğer yanda bir tencereye 1 bardak su koyup içine yıkadığımız brokoli ve karnabaharı koyu ocağa alıyoruz. Sebzelerimin çok yumuşamasın istemiyoruz çünkü fırında da pişecekler. Bu yüzden su kaynadıktan 5 dakika kadar sonra altını kapatıp süzeceğiz. Bu sırada soğanımız hafif pembeleşince 2 havuç ve 1 adet sarımsağı ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Fotoğraftaki gibi havuçlar biraz göze çarpsın diye büyük doğruyoruz.
Brüksel lahanamızın dış kabuklarını soyup, baş kısmını ufacık kesip sirkeli suda bekletiyoruz. Kavrulan soğan ve havuca brüksel lahanalarımızı ekleyip tavada biraz çevirdikten sonra tuz ekleyip kapaklı borcama alıyoruz. Burada kapaklı borcama almamızın sebebi ağzı açık olursa üst kısmı pişmeden yanabilir ve sonuç facia olur :) Borcama aldıktan sonra üzerine haşlayıp süzdüğümüz brokoli ve karnabaharları koyup üzerine yarım çay bardağı su ekliyoruz. En son karabiber ve pul biber ekliyoruz vee 200 derecelik fırına bu arkadaşı yolluyoruz...
   Fırında 20-25 dakika(sebzelerin fazla yumuşamaması lazım) pişirdikten sonra fırından çıkarıyoruz ve fırında brüksel lahanalı brokoli ve karnabahar yemeğimiz hazırdır. 

Afiyet olsun...:)
 

Bioderma Photoderm Max SPF 50+

 Selamlaar, bugün öncelikle dikkat etmemiz gereken noktalardan biri olan güneş kreminden bahsedeceğiz. Normalde kullanmamız gereken bir ürünken tedavi sürecinde çok çok daha dikkat etmemiz gerektiğinin farkındayız. Aksi takdirde süreç boyunca oluşan leke izleri iyileşmiyor maalesef. O yüzden güneş kremi şart! Her güneş kremini kullanabilirmiyiz tabiki hayır. Maalesef basit bişeymiş gibi görünsede yüzümüze kullandığımız her ürüne çok çok dikkat etmeliyiz. Peki bu süreçte 3 Roaccutane Girls ne kullanıyor? Bizim tercihimiz doktorlarımızında tavsiyesi ve onayıyla Bioderma Photoderm Max SPF 50+. Normal ve kuru ciltler için üretilmiş olan güneş kremi adeta bir kurtarıcı. Özelliklerine ve kullanım şekli şöyledir;
Kokusundan çok haz etmesekte yüksek koruma faktörüyle bizim gönlümüzü çaldı bile. Diğer bir harika yanı ise geride yağlı bir tabaka ve beyaz izler bırakmaması. UVB ve UVA ışınlarına karşı önleyici etkiye sahip. Üstelik hergün kullanılmasına rağmen uzun bir süre yetecek olan bereketli bir ürün. Fiyatından bahsedicek olursak eczanede 57 TL civarındaydı ama internet sitelerinde daha ucuza bulabilirsiniz. Birçok doktor özellikle yazın bu tedaviye kolay kolay başlatmaması işin önemini açıkça gösteriyor. Bizim şuanlık tercih edip memnun kaldığımız ürün Bioderma.

Mutlu kalın, Sağlıklı kalın :)

9 Şubat 2016 Salı

3 Roaccutane Girls’ten Herkese Yeniden Merhaba ...

Bugün yoğun iş hayatı yada yorucu okul dönemlerinden dolayı aksattığımız ve yapmamız gereken günlük egzersizlerden bahsedeceğiz. Yavaş yavaş yaz dönemi yaklaşmakta ve fazlalıklarımızdan biraz olsun kurtulmak hepimizin hakkı. Fakat bu tempolu günlük yaşamımızda bu pek mümkün olmuyor. Çoğu zaman kendimizi eve zor atıyoruz. Birçoğumuz spor salonuna yazılıp üşenip gidemiyoruz veya her pazartesi illa spora yada diyete başlıyoruzdur kesin J  Spor için illa günde 1 saat ayırmaya gerek yok. Sıkılaştırılmış bir program ile günde 15-20 dakikamızı ayırmak ve günlük 2-2.5 litre su tüketmek biraz da yediklerimize dikkat edersek istediğimiz fiziğe ulaşabilceğimizi düşünüyorum. Gelelim sıkılaşmak için yapacağımız hareketlere... Dipnot: Roaccutane, aknetrent, acnegen yada zoretanin ilacı kullananlar kas ağrısı yapma ihtimalinden dolayı bu hareketlerden kaçınmalı sadece yürüyüş yapması yeterlidir.


Egzersiz 1: Elleri öne ve yukarı yana açarak aşağı yukarı 10-20 kez.
Egzersiz 2: Eller yukarıda, bacaklar dik ve dizleri kırmadan avuç içini ayaklara değdiriyorsun 10-15 kez. 
Egzersiz 3: 10 kere eller her yere değecek şekilde eğilin. 
Egzersiz 4: 20 kez eller önde çömelip kalkın (Squat hareketi). 
Egzersiz 5: Bacakları ileri geri ve öne doğru sallayın 10-20 kez. 
Egzersiz 6: Yüzüstü uzanın bacaklarınızı keçiboynuzu şeklinde yukarı aşağı kaldırıp indirin.Her bacak için 10 kez.
Egzersiz 7: Yüz üstü uzanın ve sonra başınızı yukarı kaldırıp sonra tekrar indirin 3 kez. 
Egzersiz 8: Sırt üstü uzanın eller yanda bacakları yukarı kaldırıp indirin. Bunu 15 kere yapın.
Egzersiz 9: 10-15 kez mekik.
Egzersiz 10: Sırtüstü yatın bacakları ileri geri sağa sola hareket ettirin 10 kez.

Roaccutane ile Doğru Beslenme

Merhabalar, bugün önceliğimiz Roaacutane kullanırken bu süreçte nasıl beslenmeniz gerektiğiyle ilgili olacak.Özellikle belirtmek isteriz ki beslenme konusunda herhangi bir uzmanlığımız yok, bilgimiz araştırdıklarımıza ve tedavilerimizi yürüten cildiyeden öğrendiklerimiz dahilinde.Yani bunları illa yapmanız gerek demiyoruz, faydalı olabileceğini düşündüğümüz için siz kader arkadaşlarımızla paylaşmak istedik :)

Bir önceki yazıda bahsettiğimiz gibi öncelik SU SU VE SU. Günde en az 2 litre su tüketiyoruz ve böyle böyle ciltteki kurulukları, eklem ağrıları gibi önemli yan etkileri en aza indirgiyoruz.

Bildiğiniz gibi ilaç yoğun miktarda A vitamini içerdiği ve karaciğeri yorduğu için bu süreçte karaciğeri desteklemek gerekiyor.Dolayısıyla A vitamini içeren besinlerden olabildiğince uzak durmalıyız.Kolestrol değerlerine göre ilaca devam etme ve ilacın dozunun değişmesi gibi faktörler olduğu için bu değerleri normal seviyede tutmaya ve dengelemeye çalışmalıyız.
Aşırı yağlı yiyecekleri, kızartılmış besinleri, cipsi, çikolatayı bir süreliğine unutmak zorundayız.Meyve -greyfurt hariç- sebze tercih edersek her ne kadar kulağa hoş gelmesede bir süre sonra bünyenizin alıştığını fark edeceksiniz :)

Hayatınızda ilk defa brokoli, karnabahar gibi sebzeleri ilk kez bu süreçte tüketmek zorunda kalabilirsiniz ancak hiç gözünüzü korkutmayın, önyargısız yaklaştığınızda her şey daha güzel olacak.Çay, kahve gibi içecekler yerine yeşil çay, papatya çayı ya da karışık bitki çaylarını tüketmeniz sizin yararınıza olacaktır.Yoğurt tüketimide mutlaka hergün olmalı, yoğurtta alışkanlık edinmeniz gereken noktalardan üstelik karaciğerinize mutlaka yararı dokunuyor.

Diş etleri bile yan etkilere maruz kalıp kuruduğundan elma yiyebilirsiniz ancak soyup dilimlemek yerine ısırarak yemeniz gerekiyor ve biliyorsunuz ki vitamini kabuğunda :)
Asitli içecekleri, meyve sularını tüketmemeniz sizin yararınıza olur.Alkolse kesinlikle tüketmemelisiniz çünkü alkol direkt karaciğerinizi yoracağından değerlerinizde müthiş bir oynama olacaktır.Süt tüketirken tercihiniz yarım ya da az yağlı sütlerden yana olmalı.Yumurtalarında sarı kısmı değil beyaz kısmı yenmeli.Yağlı et yerine balık ve tavuğa yönlenmelisiniz.Konserve yiyecekler, fast food, hazır çorbalarda bir diğer uzak durulması gereken kırmızı nokta.

Peki biz bu yiyecekleri hiç mi tüketmedik :) Doğrusunu söylemek gerekirse, arada kaçamaklar yaptık ama özellikle kan tahlilinden 1 hafta önce detoksa başlayıp yediklerimize aşırı dikkat ettiğimiz bir döneme giriyoruz desek yalan olmaz :) Ancak şu da bir gerçek ki su konusunda asla taviz vermiyoruz.

Başka bir kilit noktaysa, regl dönemlerinde canımızın aşırı tatlı, çikolata istediğinde ne yapmamız ne tüketmemiz gerektiği.Bazen kuru kayısı, dut yada üzüm tatlı ihtiyacımızı da karşılayabilmektedir. Fakat bu konuda bizim en büyük destekçimiz hiç şüphesiz ki çikolatalı tahıl gevrekleri.Az yağlı sütle karıştırıp afiyetle yiyebilirsiniz.Birkaç parça bitter çikolatadan da çok zarar çıkmaz bizce :) 

Aslında farkındayız ki bunlara dikkat etmeden sadece bu süreçte değil tüm yaşamımız boyunca dikkat etmeliyiz.6 ay kendimizi bu tempoya alıştırırsak hayat boyu uygulayabilme yolu da açılır :)
Mutlu kalın sağlıklı kalın :)


Limonlu Portakallı Kek

Selamlar,bugün sizlere pratik ama bir o kadar hafif ve lezzetli kek tarifi vereceğiz. Öncelikle bir kaç püf noktasından bahsedelim... Kek kalıbına kek harcını dökmeden önce yağlayıp çok az un serpince kekimiz piştikten sonra yapışmadan kalıptan çıkar. Bir diğer püf noktası ise kekin piştiğinden emin olmak için uzun çöp şiş yada kürdanla fırındaki keke bakarak kek parçaları kürdanda toplanıyorsa pişmemiş eğer toplanmıyorsa pişdiğini anlayabiliriz. Son olarak kek soğuk fırına, önceden ısıtılmamış fırında pişirilirse daha kabarık olduğunu siz de farkedeceksiniz. Şimdilik püf noktaları bu kadar tarife geçelim...
Malzemeler:
3 Yumurta
1.5 su bardağı şeker
1 su bardağı süt 
1 su bardağı sıvıyağ
6 kahve fincanı un
Kabartma tozu
Vanilin(güzel esans için)
Portakal ve limon kabuğu
Yapılışı:
Önce şeker ve yumurtayı çoook iyice çırpıyoruz beyaz olana kadar. Daha sonra sıvı malzemelerimizi yani süt, sıvıyağ eklenir ve çırpılır. Ardından un, kabartma tozu ve vanilin elenir karışıma eklenir. En son rendelediğimiz limon ve portakal kabukları eklenir. Arzu ederseniz 1 limon suyu da ekleyebilirsiniz size kalmış...Son olarak 180derece fırına bırakıyoruz kekin pişmesini de kürdanla taküp ediyoruz.Burada pişme süresi vermeyi doğru bulmuyorum çünkü fırından fırına değişen bir durum.Kürdana kek harcı gelmiyorsa pişmiş demektir. 

AFİYET OLSUN...:)
Tekrardan merhabalar :)
Bugün sizlere biraz ilaçtan bahsetmek istiyoruz.Daha önce bir çok antibiyotik, krem tedavisi (Benzamycin, Imex Krem, Clindoxyl, Azelderm Krem vb)görmemize rağmen hiçbirinin belli bir süreden fazla işe yaramadığına şahit olarak en son çareyi bu ilaçta bulduk.Tabi ki başta yüzlerce hatta binlerce yorum, blog okuyarak ilaca başlama tarihimizi erteleyebildiğimiz kadar erteledik.

Peki bu ilaç çok mu kötü?
Sonunu düşünerek başladığınızda sizin için mükemmel bir ilaç olduğunu göreceksiniz, üstelik şunu da eklemek gerekir ki başarı oranı oldukça yüksek bir ilaç - derin sivilce izlerinde bile -.Biz burada hiç kimseye illa başlayın kullanın diyemeyiz dermatolog değiliz sonuçta :) Ama ilacı kullananların biraz dikkatle ve sabırla mükemmel sonuçlar alacaklardır.Önce sabır! :)
Her cilt tipi farklı ve ilaca tepkiside bir o kadar değişik.İlaca ilk başlama zamanlarına denk gelen sivilcelerdeki artış sonucunda insan içine çıkamama dönemleriniz bile olabilir ama bu ilaç etki ediyor ve sivilce çıkan yerlerde bir daha sivilce çıkmayacak demektir.Bırakın cit dökebildiği kadar sivilce döksün!
Ancak çıkan sivilcelerin verdiği görüntüden rahatsızsanız ben böyle dışarı çıkamam diyorsanız, doğru ürünlerle makyaj yapabilirsiniz.Kendinizi çok fazla sınırlamanıza gerek yok.
Bir başka önemli noktaysa doğru ve dengeli beslenme, aslında bu sürecin en önemli olaylarından biri bu dolayısıyla bu konuya daha sonra ayrıntılı olarak değineceğiz.Fakat en başta aksatmamanız gereken bir şey varsa o da SU TÜKETİMİ.Kilonuza göre içmeniz gereken miktar değişebilir ancak günde 2 litre su mutlaka içmelisiniz.Bu miktar fazla içemem demeyin bünyenin alışma sürecinden sonra su olmadan yapamayacağınızı anlayacaksınız.

Dışarı çıkarken mutlaka güneş kremi kullanmalısınız.Cildiniz ultra hassas olduğu için güneşe maruz kaldığınızda cildinizde kalıcı lekelenmeler olabilir.(Allah korusun)Ve ve ve tabi ki dudak nemlendiricileri.Dudak bu süreçten en fazla etkilenen kısım bunu daha ilk günlerden fark edeceksiniz.Bizim asla onsuz yapamayız dediğimiz bir şey varsa o da Blistexdir.Efsane bir ürün olduğunu kullandıkça fark edeceksiniz.Genelde dermatologlar Hametan’ı önerirler ve evet o da güzeldir ama dışarıda kullanırken koca bir tüp içinden ilacı dudaklara sürmek biraz zor olabilir.
Bir diğer en sıkıntılı bölgeyse eller.Kışın soğuğun eklenmesiyle çatlayan, kuruyan ellere sahip olmak gayet mümkün.Bu konuda biz Neutrogena’yı başarılı buluyoruz.İlk kullanıştan itibaren farkı görebilirsiniz.Tabi ki bunuda sürekli kullanmanız gerekiyor.
Vücut bakımına gelince, bu sürecin en güzel yan etkisi saçlarınız uzun süre yağlanmıyor her gün saç yıkamaya son! Her banyodan sonra da vücut nemlendiricisi kullanmalısınız burada yine Neutrogena devreye giriyor, Watsons ve Gratis gibi drugstorelardan indirim zamanlarında oldukça uygun fiyatlarla sahip olabilirsiniz.Diğer bir kurtarıcıysa bebe yağı.Kullanması zevkli üstelik kokuları harika.

Gözlerde oluşan kuruluğa değinecek olursak, sürekli lens kullananlar bile gözlük kullanmak zorunda kalabiliyorlar.Göz doktorlarının verdiği göz damlalarıyla bu yan etkiyide en aza indirgeyebilmek mümkün.


Bizim şu anlık söyleyebileceklerimiz bu kadar, şunuda belirtmeliyiz ki postta adı geçen markalarla herhangi bir bağımız, işbirliğimiz yok.Bunu da söyledikten sonra, bol nemlendiricili günlere hazır mıyız?

7 Şubat 2016 Pazar

Seelaaammmm - İlk Blog, İlk Yazı

   

     Merhaba, öncelikle yeni dünyamıza hoşgeldiniz. Neden 3 Roaccutane Girls? Biz kimiz? Burada ne yapacağız? Biz 3 yakın arkadaş yeni bir heyecan arayışındaydık ve blog açmaya karar verdik. Ortak noktamız roaccutane ilacı kullanmamız bu konu hakkında çok araştırma yapmış olmamız ve bir nevi sohbetlerimizin genelde hep bu konular üzerine olması bizi blog ismi olarak 3 Roaccutane Girls olarak yapmaya yöneltti. Biz üç arkadaş 22 yaşındayız ve Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik okuyoruz. Kendimizi geliştirmeyi ve öğrendiklerimizi paylaşmayı seven, bugüne kadar ve bugünden sonra edindiğimiz ve edineceğimiz tecrübeleri ve bilgileri güncel olaylar eşliğinde size sunmak ve bu blogu kendimiz için bir müze haline getirmek...

    Bu blogta siz ziyaretçileri güzellik, bakım, ilaç tedavisi (roaccutane,aknetrent,acnegen,zoretanin) kullanım sırasında neler yapılmalı, nelere dikkat edilmeli. Özellikle bu konuda sanılanın aksine korkmanızı gerektircek bir şey olmadığını, kişisek 'doğru' bakım ve dengeli beslenmeyle süreci problemsiz atlatmanın ipuçlarından bahsedeceğiz. Bununla kalmayıp blogumuzda kozmetik, dermokozmetik, alışveriş, psikoloji, psikolojik rehberlik ve danışmanlık, kitap, sağlıklı yaşam ve pratik lezzetlere yani kısacası bir kadının ihtiyacı olan her şeye değineceğiz. Bu kadar konu hakkında her şeyi biliyoruz diyemeyiz ama şu ana kadar bir şeyler öğrendik ve bu alanlar hayat döngümüzde olduğu için hepsine meraklıyız. Tükenmeyen bilgi havuzunda sizlerle beraber biz de bilmediklerimizi keşfedeceğiz. Her yazdığımız postta hem sizlere hem de kendimize bir şeyler katacağız inşallah...

     Bu eğlenceli serüvenimize ortak olmak isterseniz takipte kalın :)))